Laik devletin dini ve mezhebi olur mu?

Laik ve Eşitlikçi Devletin İncelikleri

“Beni hor görme gardaşım, sen altınsın, ben tunç muyum? Aynı vardan var olmuşuz, sen gümüşsün, ben sac mıyım?” diyerek, güçlü bir mesaj veren Aşık Veysel Şatıroğlu, devletin dini olamayacağını ve eğer olacaksa adaletin esas olması gerektiğini vurgular.

Laiklik ve eşit yurttaşlık ilkesi, devletin dininin ve mezhebinin olamayacağını belirler. Kişinin inanma veya inanmama hakkı devlete değil, kişiye aittir ve temel insan hakları kapsamında değerlendirilir.

Laik devlet, dini yönetmek veya yönlendirmekle görevli değildir. Devlet, dindar yurttaş ya da mezhep yaratamaz. Kişilerin ibadet şekillerine karışamaz ve ibadet yerleri yapamaz.

Devletin din bütçesi olamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir mezhebi finanse edemez ve yurttaşların dini ihtiyaçlarını karşılamak için devlet hazinesinden pay aktaramaz.

Çoğulcu demokrasi ile yönetilen bir ülkede devlet, yurttaşların eğitim, sağlık, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere topladığı vergileri kullanmalıdır.

Laiklik ilkesinin yok sayıldığı tarikat ve cemaat yapılanmaları, hukuk dışı ve din dışı faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu durum asla kabul edilemez.

Anlayışlı ve Dürüst Yaklaşımın Önemi

AKP iktidarı, ideolojisine uygun olarak eğitim alanını şekillendirmekte ve toplumsal yapıları tedirgin etmektedir. Laik demokratik eğitim yerine dinileştirilmiş bir eğitim anlayışı benimsenmiştir.

Alevi çocuklarını Sünnileştirmeyi amaçlayan uygulamalar ve projeler, toplumda endişe yaratmaktadır. Değerler Eğitimi adı altında dinselleştirme girişimleri, çağ dışı bir eğitim anlayışını benimsemektedir.

Çocukları dini ritüellerle etkilemeyi hedefleyen projelerin artması, endişe vericidir. Dinselleştirme faaliyetleri, laiklik ve çocuk haklarına zarar vermektedir.

AKP-MHP iktidarının Siyasal İslamcı projesi olan ÇEDES, farklılıkların asimilasyonunu ve dinselleştirilmesini hedeflemektedir. Laiklik ilkesine yapılan bu saldırı kabul edilemez.

Özgür ve Toleranslı Toplum İçin Mücadele

Aleviler, devletin din ve millet anlayışına karşı çıkarak herkesin inanma hakkına saygı duyulması gerektiğini vurgular. Asimilasyon politikalarına karşı, laiklik ilkesine uyma çağrısı yaparlar.

12 Eylül 1980 darbesiyle dayatılan Türk İslam Sentezi ideolojisi, laiklik ilkesini göz ardı ederek devleti dine dayalı bir yapıya dönüştürmeyi amaçlar. Bu durum, laik ve demokratik cumhuriyetin temel değerlerine zarar verir.

Sevgili Murtaza Demir‘i kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Uzun yıllar süren mücadelesinde onurlu duruşunu koruyan Demir, örnek bir insan ve kanaat önderiydi.

Onu saygı ve minnetle anıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir