Kadın Eğitim Ve İstihdam Merkezinin Temelini Kadınlar Attı: Bayburt’ta “Kadın Devrimi”
Başkanlığını Prof.Dr. Hüsamettin Koçan’ın yaptığı Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın, Bayburt kent merkezinde Kaleardı Mahallesi’nde yer alacak “Hüsame Köklü Kadın Eğitim ve İstihdam Merkezi”nin temelini geçtiğimiz 3 Haziran’da kadınlar attı.
2017 yılında mimari ödül programı MIPIM AR Future Awards “Sivil ve Kamu Binası” kategorisinde ödül alan Merkezin mimari projesi Melkan Gürsel’e ait.
250 Bayburtlu kadına iş kapısı açacak olan Merkez; aralarında Baksı Sanat ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti’ni temsilen seramik sanatçısı Oya Koçan, iş insanları Rana Erkan Tabanca, Banu Çarmıklı, Didem Duru, Sedefhan Oğuz’un da yer aldığı “Kadın Girişimciler Kurulu”na emanet. Kadınların temel attığı başka bir proje var mı? Koçan “Sanmıyorum” diyor.
Baksı Kültür ve Sanat Vakfı’nın bundan 12 yıl önce Bayburt’a 45 kilometre uzaklıkta eski adıyla Naksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde kurduğu Baksı Müzesi’nde atılan tohumlar filizleniyor.
Koçan temeli atılan kadın eğitim ve istihdam merkezinin önüne oldukça iddialı bir hedef koyuyor: “2025’te Bayburt’tan dünyaya büyük bir marka çıkacak. Malzememiz olan gelenek, gelecek; bilgimiz; motif ve zevk hafızamız buradaki üretimi şekillendirecek.”
UYGARLIK ÜRETİMDEN GELİYOR
Barışı ve demokrasiyi getirecek, insanlar arasında ayrışmayı ortadan kaldıracak, dayanışmayı sağlayacak olan şeyin üretim olduğunu Baksı’da deneyimleyen Koçan, üretimin itici gücünün de kadınlar olduğunu savunuyor.
Bu anlatımımdan Baksı Müzesi’nin kırsalda dayanışma ve barışı tesisi eden bir akapuntur noktası olduğu sonucu çıkarılmasın. Ana kolon Koçan’ın adanmışlığı ve sabrı…
Üretimsizliğin sürdüğü ve göçün durduralamadığı bir yerde uygarlık gelişmiyor. Hala müzede çalışacak eleman bulunamıyor, gençler köyden kaçmaya çalışıyorlar, anneler peşlerinden gidiyor. Babalar zaten gurbette. Evlenecek kızların tek şartı Bayburt merkezde bir ev…
Köy ziyaretçilere içki verilmesine karşı, giyim-kuşam gözetim altında ve ailelerin arasına örülen gurbetten duvar dimdik ayakta!
Zenginlerin ve sanatçıların desteği/güveni sağlanarak başarılan sürdürülebilir sanat ile geleneksel üretim arasında ilişkisinin kurulabilmesi köyün en büyük kazanımı!..
Sanatçı, akademisyen ve gazetecilerden oluşan 25 kişilik bir grupla gittiğimiz Baksı Müzesi’nde; hem yoksunluklarla mücadele gerektiren, hem de altından akan Çoruh nehri gibi dinamik, karşısında sıralanan Kaçkar dağları gibi yüce bir iş çıkarılıyor.
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UNESCO-AIAP) Türkiye Ulusal Komitesi 1990-1995 dönemi başkanı, Baksı Sanat ve Kültür Vakfı Başkanı ve Marmara Üniversitesi’nde 3 dönem Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı yapan Koçan’la, Çoruh nehri üzerinde salda yapılan “Akarsu Üzerinde Konuşmalar” konseptli oturumları izlerken sanatı, zaman ve mekan boyutuyla ele aldık.
ANA KARAKTERİ KADIN ÜRETİMİ
Köyden kente göç eden mesleksiz ve üretimsiz kalan kadınlara iş yaratmak üzere projelendirilen merkezin oluşum hikayesi; siz deyin 15, ben diyeyim 25 yıl öncesine dayanıyor.
Bu hikayeyi eski adıyla Baksı yeni adıyla Bayraktar olan köyde, 2001 yılında temeli atılan “Baksı Müzesi” nin ana karakterini oluşturan “kadın üretimini” başa koymadan anlatmak olmaz.
Doğu Akdeniz illerinden Bayburt’a 45 km mesafede, kuş uçmaz kervan geçmez 40 dönümlük tepede, 5 dönüm üzerine kurulan Baksı Müzesi, çağdaş ve geleneksel sanatın/zanaatın birlikte sergilendiği bir mekan olmanın ötesine geçiyor; bir kentin gurbete düşen yazgısını değiştirecek adımlar atıyor.
30-40 yıl öncesine gidelim…
Köyden Bayburt kent merkezine erişim imkanı sınırlı (ki halen öyle); köyde “değişim aracı” para değil, buğday. Para yerine bakkala da, recbere de ödeme buğdayla yapılıyor. Bugün buğday ekimi azalmış.
Tarlaya gidecek köylü de yok, gübre atacak para da…
Hayvancılık deseniz yok olmuş; köyde küçükbaş hayvan kalmamış.
Erkekler kırsalda geçimi sağlamayınca çareyi civar kentlere göçmekte bulmuşlar. Koçan’ın babası da köyün diğer erkekleri gibi gurbetçiymiş. Anadolu’nun faklı kentlerinde demiryolları müteahhitliği yapmış, üç yılda bir evine dönebiliyormuş.
Erkek çocukları eğitimleri için köyü terkediyor, kızlar okula gönderilmiyor. Öyle ki köyün ilk üniversiteye giden kızı köyün eski muhtarı, şimdinin Baksı Müzesi anlatıcısı Nabi Akçelik’in ki…
BAYBURT’TA KADIN GÜCÜ
Amerikan tekstil ve moda piyasasına 2016 yılında “My Beach Side” markasıyla giren Gamze Ateş’in adını anmalıyız. TV programcısı ve spiker Jülide Ateş’in ablası da olan Gamze hanım uzun yıllardır Amerika’da yaşıyor.
Bayburt’taki merkezin 2025 yılında açılması planlanıyor. O zamana kadar kadınların becerilerinin gelişmesi için Bayburt’ta bir atölye kurduklarını söyleyen Koçan, burada kadınların ürettikleri moda ürünlerinin Ateş tarafından Amerika’da satışının başladığını söylüyor.
NACİ AĞBAL ARAZİ İŞİNİ ÇÖZMÜŞ
Muhafazakar sağın kalelerinden Bayburt’ta, kız çocuklarına eğitim verilmesi şartı ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD)’ne arazisini bağışlayan, adı kadın eğitim ve istihdam merkezine konan Cumhuriyet kadını Hüsame Köklü’nün bu projedeki rolü unutulmamış, merkeze adı verilmiş.
Köklü’nün bağışladığı arazi, Baksı Müzesi –ÇYDD işbirliği sonucu Bayburt Belediyesi’yle arazi takasına konu oluyor. Bu konuda en büyük destek 2020-2021 arasında Merkez Bankası Başkanlığı yapan dönemin Maliye Bakanı Naci Ağbal’dan geliyor.
Baksı Sanat ve Kültür Vakfı destekçileri arasında Ağbal’dan sonra Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan ve 19 Mart 2021 tarihinden beri BDDK Başkanı olan Şahap Kavcıoğlu da bulunuyor.
Koçan bu yılın başında Baksı Vakfının Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini, Cisco Türkiye Genel Müdürü ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Üyesi Didem Duru’ya devretti.