100 yılı aşkın bir süredir sentetik aromatik bir amin olan para-fenilendiamin (PPD) ve aromatik amin ailesinin diğer ilgili üyeleri, kalıcı saç boyalarında kullanılan ana maddeler oldu ve şu anda saç boyalarının üçte ikisinden fazlası PPD içeriyor. Bu bileşik, düşük moleküler ağırlığı, saç gövdesine ve follikülüne nüfuz etme yeteneği, güçlü protein bağlama kapasitesi ve oksitleyici bir madde ile çok daha güçlü bir etkiye sahip oluyor. 20. yüzyılda PPD’ye karşı alerjik reaksiyonların ciddi bir sorun haline geldiğini ve bunun üzerine Almanya, Fransa ve İsveç’te saç boyalarında bu maddenin kullanımının yasaklandığını söyleyen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, halen kullanılmakta olan Avrupa Birliği mevzuatında ise, PPD’nin saç boyası bileşenlerinin yalnızca yüzde 6’sını oluşturmasına izin verildiğini ve hatta içinde rengi açmak için oksitleyici çözelti eklenmişse bu oranın yüzde 3 ile sınırlandırıldığını ifade etti.
KADINLARDA VE 50 YAŞ ÜZERİNDE DAHA YAYGIN
Saç boyası kontakt dermatitinin sık karşılaşılan bir durum olduğunu anlatan Füsun Kalpaklıoğlu, “Genellikle saçlı deriyi, saç çizgisi ve boyun çevresini etkileyen, gecikmiş tipte bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. PPD, özellikle saç boyası kontakt dermatitinde rol oynayan en yaygın alerjendir. PPD’ye karşı gelişen temas alerjisi genel popülasyonun yüzde 0,1-2,3’ünde ortaya çıkabilir” dedi.
Kadınlarda ve 50 yaşın üzerindeki bireylerde daha yaygındır. Kaşıntı en sık görülen semptom olurken, kızarık döküntüler en sık gözlenen klinik bulgulardır. Uygulandığı bölge nedeniyle en sık yüzde görülüyor. Egzamanın yanı sıra, ürtiker de sıklıkla gözleniyor. Saç boyasına maruz kalma süresi de önemli bir etmendir. Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu
DERİ YAMA TESTİNE DİKKAT!
Para-fenilendiaminin, diğer alerjenlere karşı çapraz duyarlılık ve ortak duyarlılaşma riski taşıdığından tanısının önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, “Belirli saç boyası maddelerine karşı duyarlılığı olan kişiler, bu kimyasallara maruz kalmaktan kaçınmalı, ancak aynı zamanda diğer benzer bileşiklere karşı olası çapraz duyarlılığa da dikkat etmelidir. Deri yama testi, saç boyası kontakt dermatitinin tanısında kullanılan altın standart testtir. Tüketicilerde alerjiyi tespit etmek için üreticiler tarafından açık uygulamalı testi tavsiye edilmekle birlikte, standart koşulların eksikliği bu sürecin etkinliğini şüpheli kılmaktadır” diye konuştu.
PEK ÇOK SAĞLIK SORUNUNA YOL AÇIYOR
Kontakt dermatitin yanı sıra saç boyası kullanımının ayrıca pigment değişiklikleri, saç dökülmesi, cilt maligniteleri (tümör) ve otoimmün bozukluklar cilt damarlarının iltihabı (kutanöz) gibi olumsuz etkilerle de ilişkili olduğunun altını çizen Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu, tanı doğrulanıp PPD içeren saç boyalarından sakınılması yönünde uyarılsalar bile hastaların yüzde 28,6’sı kadarı yani yalnızca çok az bir kısmı saç boyası kullanmayı bıraktıklarını belirtti.
“YENİ FORMÜLASYONLU SAÇ BOYALARI İYİ BİR ALTERNATİF”
Saç boyası kullanımının bu yan etkileri nedeniyle, alerjenik saç boyalarına daha güvenli alternatifler oluşturulduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Füsun Kalpaklıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “PPD’yi para-tolüendiamin sülfat (PTDS) ile değiştiren daha yeni saç boyaları mevcuttur. Ancak hastaların hepsi olmasa bile önemli bir kısmı PTDS’ye dayalı daha yeni kalıcı ve yarı kalıcı saç boyalarını tolere edebiliyor. Bu açıdan yeni formülasyonlu saç boyaları, alerjisi olan hastalarda iyi bir alternatif olarak düşünülebilir.”